24 Haziran 2008

DOĞUMGÜNÜ PASTASI




Bir haftalığına işten, güçten, telefondan, i-meyilden uzak durmanın rahatlığının tadını çıkarıyordum ki teknoloji detoksumun 3. gününde blogumu ne kadar da ihmal ettiğimi hatırladım. Yıllık iznim bitip de aynı temponun girdabına kapılmadan son zamanlarda yaptığım çalışmaları sizlere kısaca aktarayım da boş duruyorum zannetmeyin.

Cheesecakelerden sonra 6 ayı aşkın bir süredir şeker hamuru ile yapılmış pastalara merak salmıştım. Gayet kendi çapımda, sağdan soldan gördüklerim, okuduklarım, duyduklarımla bir şeyler üretmeye çalışırken kendimi sevdiklerimin özel günleri için pasta yaparken buldum. Çıkış noktam aslında bir taşla iki kuşu haklamak, hem sevdiğim bir işle uğraşırken hem de kendi ellerimle bir yaptığım bir hediye vermekti. Gerekli malzemelerin teminatından sonra zaman ve mekan uygun düştükçe bu planımı uygulamaya koymaya karar verdim.

İlk çalışmam minik (ikiz) kuzenlerimin doğum günü içindi ve başarılı da olmuştu. Bu tarz pastalarda görünüş çok güzel olsa da bazen tadı, görüntüye göre beklentilerin alltında kalır. Oysaki ben ilk denememde Emel Başdoğan’ın kitabından seçtiğim bir modelle hem görünüş hem de tat olarak istediğimi yakalamıştım ve pastam herkesin beğenisini kazanmıştı. (Kardan Adam Pasta)

Bu gazla olsa gerek ikinci denememi bir arkadaşımın doğum günü için iki katlı bir pasta yaparak gerçekleştirmeye karar verdim. Bir kaç fotoğraf arşivinden ve internet sitesinden sonra çoğunuzun bildiği şu küçük canavarları pastamın üzerine monte edeceğimi hayal ederek iyice havaya girdim. Basitti, yapabilirdim. Bi de iki katlı olmasını, havanın ilk denememe nazaran sıcak olmasını, pastanın üst katının bir hayli yüklü şekilde küçük canavarcıklarla dolu olmasını dikkate alsaydım yapabilecektim de. Evden çıkarken hafifçe bir pizza kulesi edasıyla salınan pastamı özenle arabanın ön koltuğuna oturttum. Aslında o dik yokuşa gelene kadar herşey yolundaydı. Sadece pasta daha fazla kaykılmasın diye açtığım klimanın etkisiyle bacaklarımda hafif bir uyuşukluk hissinden başka önemli bir şey yoktu.

Tam dik yokuştan inerken mavi dandik bir top ardından da topunun peşine kendini önüme atan veledi ezmemek için yaptığım fren darbesiyle sevgili pastam hakkın rahmetine kavuşmuş oldu. Pastam adeta 7 büyüklüğündeki bir depremde çökmüş kaçak bir yapı gibi dümdüz olmuştu. Binanın müteahiti olarak ben durumu şaşkınlıkla izlerken üst kattaki minik ve renkli canavarlar sanki sabahtan beri bu anı bekliyorlarmışcasına zaferlerini kutluyor, sırıtarak bana bakıyorlardı. Bir yandan camı açmış çocuğa ve topuna küfürler savururken bir yandan da pörtlemiş pastama bakıp doğum günü sahibine ne diyeceğimi düşünüyordum.

Kapıya vardığımda onlar -artık tek katlı olan pastamın üzerindeki canavarlardaki işçiliği konuşurlarken ben aslında kendisinin bir zamanlar iki katlı bir pasta olduğunu ve başıma gelenleri anlatmaya çalışmaktaydım. İlerleyen saatlerde onlar gelene gidene bakın ne güzel bir pasta diye gösterirken ben pastamın hasta ve yorgun bedenine bakmamaya çalışıyordum. Hani başta çok korkunç gelen şeylerle insan yüzleştikçe, üzerine gittikçe esksisi kadar koymaz ya.. işte sıra kutlamaya geldiğinde durumu iyice kabullenmiştim. Fakat o da nesi bir noktayı daha atlamışım. Mum! Hay Allah telaştan hiç aklıma gelmedi. Bir eksi puan daha. Neyseki bu ahval ve şerait içinde bulunan pastanın üzerine konan bir tea-light sorunu çözmüştü. Daha bitmedi. Bir de tüm parti halkına o pastayı benim yaptığım anons edildi. İyi niyetli, pastadostu ve şükürler olsun ki en azından bir kaç kadeh birşeyler devirmiş olan bir arkadaş grubu ile birlikte olmanın verdiği avantajdan olsa gerek pastanın o hali bile bayağı sempati topladı. Hatta bazı arkadaşlar partiden ayrılırken küçük canavarlardan hatıra olarak birer tane aldılar. Tadı konusunda da güzel geri bildirimler aldım da acım biraz hafifledi. Yine de bu konuda en kaprissiz davranan ve beni teselli eden ev ve aynı zamanda doğum günü sahibi Emrah ile onun değerli eşi İlsujanıma bunu telafi edeceğime söz verdim.

Bütün bu tecrübelerden ders alarak bir dahaki denememi kuzenim ve (tarihler yakın olduğu için) kardeşimin birlikte kutlayacakları doğumgünleri için hazırladığım pastada kullandım.

Canavarlı pastamın resmini çekmeyi iyiki unutmuşum ama son denememi unutmadım. Şimdi sıradaki kutlama için beklemedeyim.



Size uzun uzun tarif verecek değilim. Çünkü şeker hamurunu ve gida boyalarını Eminönü’ndeki dükkanlardan temin ettim. Hazır aldığınız bir pastayı bile bu hamur ile kaplayabilirsiniz. Yaratıcılığınıza ve şeker hamuru ile zamanla edineceğiniz el alışkanlığına kalmış. Şeker hamuru ile çalışmanın bazı püf noktalarını öğrenmek için kurslara da gidebilrisiniz.

Krema: Dr. Oetker Muzlu Pudingi pakette yazandan ½ bardak daha az sütle pişirip soğuttuktan sonra 1 paket toz krem şanti ile çırptım. Bir gece buzdolabında beklettiğiniz bu kremayı her türlü pasta yapımında rahatlıkla kullanabilirsiniz. Oldukça hafif oluyor. Farklı puding türleriyle yapabileceğiniz gibi pastanın arasına yayarken meyvelerle daha lezzetli kılabilirsiniz. Ben muzlu için muz ve damla çikolata kullandım.

Pastayı şeker hamuru ile kaplamadan 200gr. kuvertür (eritmelik) çikolatayı 1 paket (200gr) iyice ısıtılmış kremaya ekleyerek erittim. Biraz donması için buzdolabına koydum. Çıkarıp mikserle iyice çırptım ve tekrar buzdolabına koydum. Kullanmadan önce dolaptan çıkarıp biraz kendine gelmesinde fayda var ki pastanın dışını sıvamak için sürülebilir hale gelsin. Bu kremayı da pasta kaplamada ya da yine ara krema olarak rahatlıkla kullanabilirsiniz.

Ben ilkinde hazır kek kullandım ama ikincisinde bu kek iki katlı bir pasta için çok yumuşak kaladığından kekini de kendim pişirdim. Kek için ise yine Emel Başdoğan’ın kitabından faydalandım:

• 225 gr (1 su bardağı) toz şeker
• 125 gr tereyağı (oda ısısında iyice yumuşamış)
• 4 adet yumurta
• 300 gr (2 su bardağı) un
• 50 gr kakao (1/ su bardağından 1 parmak eksik)
• 1 paket kabartma tozu
• 1 paket vanilya
• 1 su bardağı (250 ml) süt
• ½ yemek kaşığı portakal/limon kabuğu rendesi

Önce kuru malzemeleri derince bir kaba eleyin. Diğer tarafta şeker ve yağı krema kıvamına gelene dek çırpıp yumurtaları içine teker teker ekleyerek çırpmaya devam edin. En son sütü ekleyip, sıvı malzeme ile toz malzemeyi karıştırıp 170C fırında yaklaşık 45 dak. pişirin. Bu keki 23 cm. Çapında yuvarlak bir kalıpta pişirirseniz enlemesine 3 parçaya bölebiliyorsunuz.





4 yorum:

ilsu dedi ki...

ey bu blogun okuru,
sen bu aslıjana inanma. emrah'in dogumgunu pastasi sahane olmustu valla ya... alt tarafi bir kenari ezilmis biraz, birazcik kaymis... olur o kadar. goruntu nefis, tadi lezizdi. hapur hupur yedik. hatta canavarlari birbirimize firlatmak suretiyle cilginlar gibi eglendik :) sen cok yasa aslijan.
ey okur, sen direkt siparisi yazdir aslijana. bak sonra basini kasiyacak vakti olmicak, uzulursun:)))

øττøṃαṉṡ dedi ki...

daha pastanın tadına gelmeden o anlatış tarzı cok hos ve güldüm gercekten betimlemelr güseldi, benim en büük hayalim pasta yapabilmek ama cesaret edemiorum :( sipariş usulu demek hımm bi düşüniim :P

figoltx dedi ki...

Müthis bir pasta, ellerine saglik.
Bu arada harika bir safari diliyorum Tanzanya'da :-).
Nairobi'den selamlar. Figen

Erika dedi ki...

Besta just showed me your blog and it is AMAZING!!! I just wanted to say that your cakes are SO beautiful and you are so talented. Great work!!