10 Şubat 2008

KURUYEMİŞLİ PATATES SALATASI


Evdeydim!
Bu kadar zamandır yazamayışım için teessüflerini bildiren herkese çok teşekkür ediyorum. Takip edip, uygulayıp, merak edip, nerelerdesin dedikleri, ilgilendikleri ve bekledikleri için. Ama çok geçerli bir nedenim vardı: Evdeydim.

Aslında ayrı bir eve çıkmanın zamanının gelmiş de geçmiş olduğununun bilincinde olan bir genç olmama rağmen sahip olduğum rahatı bırakma korkusuyla bu işi bayağı bir ertelemiştim. Yine de hedeflediğim zaman planına uymamakla beraber karşıma çıkan bir fırsatı kaçımamak adına hızlı davranarak sonunda anne+baba+kardeş ile devam eden 3’ü birarada hayatımı evebeynlerden ayrı gayrı bir evde, bir kardeş bir de ben olarak revize etmiş bulunmaktayım. Peki pişman mıyım?

İşin maddi yıkıntısı bir kenara (bu arada ne kadar kenara koysam da işin o kısmı köşeden sürekli bana gözükerek pis pis sırıtmaya devam ediyor) manevi olaraktan hem avantaj hem de dezavantajlarını bizzat yaşamaktayım. Yatağımın bile arkamdan toplandığı bir saltanattan, gerektiğinde –ki normal şartlar altında haftada en az bir kez gerekiyor- klozet temizlediğim bir noktaya hızla geçiş yapmış bulunuyorum. Ben bu işe kalkışmadan önce “ayol sen yemek yapmayı da biliyorsun, gayet güzel idare edersin” diyerek beni gaza getiren derin(!) vizyon sahibi insanlara sesleniyorum; bizim ev sadece mutfaktan ibaret bir mekan değil!

Bir zamanlar gözünüze temel ihtiyaçmış gibi gözüken ayyakkabı, parfüm, dvd, kuaför..gibi elementler olmaksızın da hayatta kalınabileceğini, su siparişi verdikten sonra evde oturup beklenmesi gerektiğini (çünkü siparişi tekrar ettiğinizde, su getiren amcayı bu defa kesinlikle evde olacağınıza dair ikna etmek için yemin edip yalvarmak bünyeye ağır geliyor), tatil hayallerinizi sürekli sabote eden kira, aidat, elektrik, su gibi bir takım unsurların hayatın tuzu biberi olduğunu, elekrtik kesilince evde bulunan onlarca mumun bir kibrit olmaksızın hiç bir işe yaramadığını, ne kadar da çok deterjan markası olduğunu ve söylemeye yüzümün tutmadığı daha nicelerini şu kısa sürede tecrübe ederek öğrenmiş bulunuyorum. İtiraf edeyim; aralıksız 2 hafta süren vida sıkma, çivi çakma, yapıştırma, çekme, kaldırma, koparma, silkme, sökme, montaj, yap-boz işleri IKEA’nın montaj ekibinde rahatlıkla yer alacak kıvama gelmeme ve üniversitede “ne gereksiz” dediğim teknik resim derslerinin önemini kavramama yardımcı olmuştur.

Hani hep denir ya; para kazanmaya başlayınca kendi ayaklarının üzerinde duruyorsun diye..külliyen yalan. Öyle sadece para kazanıp harcanmakla ancak emeklenir, yerlerde yuvarlanılır, ayakta durulmaz. Bakıyorum da şimdi şimdi ayağa kalkıyorum ve dengem bozulmadan 2 aydır yürüyorum. Herhalde ancak bir iki seneye koşmaya başlarım. Mesela bence evli olanlar daha şanslı bu konuda çünkü 4 ayak üstündeler, en azından destek alacakları başka ayaklar var. (birbirlerini düşürmeye çalışmıyorlarsa:) Ama evli ve çocuklu olanların durumu farklı. Ayaklar iyi ama ayaklara dolanan çoçuklara ne demeli. Direk taklıp, dengeyi bozarlar, yere düşürürler walla, sıkı basmak lazım.

Benim için işin en eğlenceli kısımlarından biri de artık bana kalması için annemin dışarı çıkmasını gözlemek zorunda olmadığım bir mutfağımın olması ve burada yaptıklarımı tüketecek bir dolu arkadaşımın beni yanlız bırakmaması.

Yanlız korkarım ki bu arkadaşların bazılarının bana ziyaretleri ilk ve son olacak. Neden derseniz, yüzlerinden anladım. Yaşasın şunu da pişiricem. Bunu mutlaka yapmalıyım. Acaba bunu da severler mi? Yoksa şundan da mı yapsam? Yok bunla doymazlar ama? Ondan az mı yaptım sanki? soru sinsilesiyle başlayan endişelerim masadakilerin “abartmışsın” nidalarıyla yerini deriiin bir huzura bırakıyor. ‘Bize bir ambulans çağır’ bakışlı gözler mideler biraz kendine gelsin diye yalvarırcasına uzaklara dalıyor. Hatta içlerinden biri diyor ki “ çok fena vicdan azabı çekiyorum” Neden? Kalorilerden mi? “hayır! daha tadına bakamadığım bi sürü şey var, yazık onlara” Hazmetmeye yardımcı olur bahanesiyle tatlıyı getiriyorum ama nafile..son çırpınışlar.. Sonrasında ise çoğuna hiç dokunulamamış tabaklar bütün bir hafta ağlayarak tarafımdan tüketilmeye çalışılıyor. 3. ya da 4. seanstan sonra dersimi aldım. Artık davet ettiklerime ne istersiniz diye soruyorum? Ne istenirse onu yapıyorum. N’oolur siz yine de bana gelin, söz bi daha işkence yok. Söz kendime hakim olcam.
Bütün bu telaşın içinde yaptıklarımın fotoğraflarını çekmeye de fırsat olmadı. Bazılarını unuttum, bazıları güzel çıkmadı, bazılarını da ben çekmedim devetliler arasında konusunda uzman arkadaşlar vardı. Zaten çektiği fotoğrafları koyunca fotoğraf konusunda aşmış taşmış arkadaşımız İlsu’dan daha bi faydalanmam gerektiği kanaatine vardım.
İşte size seçilmiş bir kaç tarif. Devamı var merak etmeyin. E hepsini birden yazamam amaaa...

Bu salatayı Sofra dergisi arşivimi karıştırırken buldum. Klasiklerden sıkılmış değişiklik arayanlara şiddetle öneririm.

Kuruyemişli patates salatası
Ne lazım?
4-5 adet patates (haşlanmış)
1 su bardağı kırmızı lahana
5-6 dal taze soğan
½ demet dereotu
2 adet közlenmiş kırmızı biber(konserve olanlarından kullandım)
1 avuç ceviz
1 avuç kaju fıstık
2 çorba kaşığı susam
1-2 diş sarmısak
1-2 çay kaşığı kekik
Tuz

Sos: 1 çorba kaşığı nar sirkesi, ½ limon, 5 çorba kaşığı z.yağ



-Haşlanmış patatesleri sonra küp küp doğrayın.
-Bir arkadaşım patatesleri haşladıktan sonra küp küp doğrayamadığını çünkü dağıldığını söyemişti. --Çok pişince ya da bazen patatesin cinsinden olsa gerek benim de başıma geliyor. Patatesin karakter tayini ile uğraşmak yerine haşlamadan önce soyup, küp küp doğrayın. Haşlandıklarında süzüp bir süre süzgeçte bekletin. Ilındıktan sonra salatada kullanıma hazırlar. Hem patatesi sıcakken soyup kesmek daha zor.
-Kırmızı lahanayı incecik kıyın/doğrayın. ,
-Lahanayı direk bu şekilde de kullanabilirsiniz ancak böyle biraz sert oluyor. Ben doğradığım lahanaların üzerine bolca tuz ekleyip elimle (soğan gibi) ovuyorum. Sonra bir süre süzgeçte bekletip iyice kuruyup, süzülünce kullanıyorum.
-Taze soğan, dereotu, kırmızı biberi küçük küçük doğrayın.
-Susamları yağsız (tercihen teflon) bir tavada renkleri dönene kadar kavurun.
-Ceviz ve fıstıkları irice elinizle kıyın. Salatadaki ceviz ve fıstık miktarını damak zevkinize göre artırabilirsiniz.
-Baharatları ekleyin (tuz, karabiber ve kekik)
-Son olarak tüm malzemeleri birbirine karıştırın.
-Sos malzemelerini karıştırdıktan sonra patateslere ekleyin ve salatayı en az 30 dak. kadar buzdolabında bekletip servis yapın.

Hiç yorum yok: