10 Ocak 2008

MEYVELİ MİNİ TART





Mutfakta biri yok:(

Evli barklı türden arkadaşlarımla sohbet ederken konu haliyle mutfak kelimesinin yakınlarından geçiyor. Çoğunluğu kesinlikle evde yemek pişirmediğini söylüyor. Kalan azimli azınlık ise sadece haftasonlarında bir kaç çeşit yemek yapıp, hafta içi kusana kadar aynı yemeklerle idare etme yöntemini seçmiş. Basitçe ikiye ayırdığım bu grubun içinde çok enteresan -daha doğrusu bana ilginç gelen profiller var:

Mutfağa çay demlemeye bile girmeyip “take away”, “fast food”, “to go”, “paket servis” gibi kavramları mutfak dolaplarına sokanların yanı sıra işi daha da ileri götürüp evde ağıza atılacak birşey olmadığından ya da bir şeyler hazırlayacak kadar enerjileri olmadığından “açııım, açıııııım, açııız” naralarıyla uykuya dalanlar, bir kase antep fıstığını akşam yemeği niyetine yiyip yatanlar, annesinden aldığı yemekleri bir hafta boyunca ısıtıp ısıtıp yemekten zehirlenenler, ancak 2 yılda bir defa ocağın tüpünü değiştirenler, evine yemek yapmaya gittiğimde tencerenin yerini bulamayanlar, rende var mı deyince gözlerini bölertip uzunca bir süre düşünenler, ev yemeğine hasret kaldığı için abidik gubidik yerlerdeki iğrenç yemekleri tabak tabak yiyip motoru bozanlar, evlendiğinden bu yana aldığı bakliyatları, zeytinyağını çeyiz zannedip yıllardır saklayanlara kadar uzayıp gidiyor bu liste. Benim gibi hayatını mutfakta geçirmeye razı olacak bir bünyenin bunları kaldırması kolay olmuyor ama hikayeleri ilgiyle dinliyorum. Bu arada özel yaşantılarını izinsiz ama isimsiz olarak bloguma konu ettiğim tüm arkadaşlarımdan özür diler, bana malzeme çıkardıkları için de kendilerine ayrıca teşekkür ederim, mucx!


“Ölmeden önce yapılacak 101 şey” kitabında dahi yazar “bir menünün aşçısı olmayı” öneriyor. Yanlış anlaşılmasın ”menü”den kastım yumurta, omlet, makarna, ekmek arası peynirden ziyade yazarın tanımladığı gibi “oyuncaklı” yemeklerden en az 3 adet.

Çocuk sahibi olanlar bu konuda biraz daha insafa gelmiş durumdalar. En azından evdeki bakıcıya ya da annelerine bu konuda talimat verme lüksüne sahipler. Yaa sonra beslenemez, büyüyemez yavrucak.Bir de benim gibi mutfakla iyi olan arkadaşlarım var diycektim ama kendilerinin bir eli parmağını geçmeyecek sayıda olduklarını farkettim:) Tabi ki ben seviyorum diye herkes mutfağa girecek diye bir şey yok. Herkesin çok haklı nedenleri var; vakit yok, zaman yok, çok meşguluz, yetişemiyoruz, işten geç geliyoruz, evle mi ilgilenelim yemek mi yapalım, beceremiyoruz, yapmasını değil yemesini seviyoruz, aç yaşamya alıştık, içimizden gelmiyo, yaşamak için yiyoruz, diyetteyiz...

Gözlemlediğim kadarıyla yeni nesille birlikte evde “tencere kaynatma” alışkanlığı giderek kayboluyor. Zaten kimse bana mantı ya da zeytinyağlı dolma tarifi ver de demiyor. (Allahtan!) Kolayca, kısa zamanda yapılacak, lezzetli tarifler yaz da biz de deneyebilelim diyorlar. En azından mutfağa girme potansiyeline sahip olanlar bunu diyor! Kalan 'yiyici' topluluk “yaaa bunları sanal ortamda yapıp da bizi baştan çıkarma, getir de yiyelim” şeklinde “hümanist” bir yaklaşım içindeler.

Müşteri memnuniyeti önemlidir diyerekten ve şeytana uyaraktan hazır malzemelerin yoğunca kullanıldığı “basit ama lezzetli reçeteler” serime aşağıdaki mini tart tarifiyle başlıyorum. Şöyle söyleyeyim; alışveriş kısmı tartları hazırlamaktan daha uzun vakit alabilir. Artık buna da zor demeyin de deneyin bi kere! Bu güzel görüntülerin daha da güzellerini elde edebilirsiniz.


Ne lazım?
1 paket (TAMTAT marka) tatlı turta tabanı (15 adet mini tart içerir)

Bu hazır tart kalıplarını Macro’da ekmek reyonunda buldum. Carrefour’da da var. Başka yerde henüz görmedim. Allah çıkarandan razı olsun. Gayet de lezzetliler. Tuzlusu da var, yakında onun için de bir tarif yazacağım.

1 paket Dr. Oetker Creme Ole (vanilyalı ya da muzlu) (puding reyonunda bulabilirsiniz)
500 ml. (2,5 su bardağı) süt
1 paket Dr. Oetker tart jölesi
2 çorba kaşığı toz şeker
250 ml. (2,5 çay bardağı) su

Arife tarif

1. Önce üzerindeki tarife göre Creme Ole’yi sütle çırparak kremasını hazırlayın ve buzdolabına kaldırın. Tart jölesini de tozşeker ve su ile üzerinde yazadığı şekilde pişirin.
2. Tart jölesini de tozşeker ve su ile üzerinde yazadığı şekilde pişirin.
3. Jöle ılınırken kullanmak istediğiniz meyveleri küçük küçük doğrayın. En çok kayısı, şeftali, üzüm, çilek, kiwi, muz, armut, frambuaz, böğürtlen yakışıyor.
4. Tartların içine önce hazırladığınız krema ile doldurun.
5. Hazırladığınız meyve parçasını bir çatal/kürdan yardımıyla jölenin içine batırın ve jöle ile kaplayın. Böylece meyveleriniz kararmayacak ve görsel açıdan güzel görünecek.
6. Son olarak meyveyi tartın üzerine koyun. Bütün tartlar için aynı işlemi yapıp buzdolabında jölenin donmasını bekleyin.

Meyve yerine hazır marmelat ya da reçel tanelerini de kullanabilirsiniz. Creme Ole bulamazsanız bir de Creme Yogo var. Yoğurt ile yapılanı. Eğer bunu kullanmak isterseniz kıvamın koyu olması için yoğurt seçimini süzme yoğurttan yana yapın. Hazırlaması toplamda makisimum 30 dakikanızı alıyor. Sonra herbirini tek bir lokma halinde çayın, kahvenin yanında tüketebilir ya da tüketilmek üzere gururla servis yapabilirsiniz.


Hatasız kul olmaz!
Eğer donmuş meyve kullanacaksınız bir süzgecin içinde sularının iyice çözülmelerini bekleyin lakin sonra tartların üzerine koyduktan sonra jöle ile kaplamış olsanız dahi su koyveriyorlar ve tartın içindeki kremayı boyuyorlar.

Hiç yorum yok: